E-Dergi

Hz. Yusuf kıssası üzerine kaleme alınmış, kisa bir oyun. Kapakta da yer aldığı üzere, Fuzuli'nin "Hadikat-üs Suada"sından uyarlama. Karakoç'un şiirleri gibi, az fakat öz. Birkaç kere okunması gerek, tadına varabilmek için.

Açlık Oyunları Serisi'nin son kitabı.

Umduğum gibi bir final olmasa da, seriyi keyifle okudum. Çerez maiyetinde, hemence biten bir kitap olmuş. En çok merak ettiğim hususun, bu kitapın sadece yarısından da az bir kısmında yer alması hayal kırıklığı idi benim için. Son kitabın tamamen Capitol ile mücadeleye ayrılmasını beklerdim.

Alelade bir final olmuş. Bu sebeple memnun kalmasam da, genel manada üçlemeyi başarılı buldum. Daha ziyadesiyle "Gençlik Kitabı" olması hasebiyle, büyük beklentiye girilmediği sürece keyif verecektir.

Açlık Oyunları Serisi'nin ikinci kitabı ve faşist rejime başkaldırının ilk emareleri.

İlk kitapta gelişen olaylar akabinde, ikinci kitapta yeni bir açlık oyunları ile karşılaşmayı açıkçası beklemiyordum. Konuyla alakalı tek ipucu olsun, gerisini söylemeyelim.

"Aşk Üçgeni" temasının işlenmesi her ne kadar bu hususta pek memnun etmese de beni, temel konu içerisinde gözardı edilebilir.

Bunu okuduktan hemen sonra üçüncü kitaba geçeceksiniz, dolayısıyla üçüncü kitabı almadan bunu okumanızı tavsiye etmem.

İlginç bir serinin ilk kitabı. Açlık Oyunları, son derece sürükleyici. Edebi anlamda fazla bir beklenti içine ise girmek doğru değil. Zira yazar "teenager" diye tabir edilen 13-19 yaş grubunu hedef alan bir seri yazmış. "Gençlik Kitaplığı" başlığı olsa idi, orada sınıflandırılması uygun olurdu.

Hikaye, protagonist Katniss Everdeen isimli genç kızın ağzından aktarılıyor. Güzel bir distopya örneği. İleri teknoloji ile donatılmış arenalarda, genç yaştaki gladyatörlerin savaşı bir nevî.

Açlık Oyunları, yine de herkese tavsiye olunur. Hatta devam kitaplarını da edinip öyle okumaya başlayınız. Zira -gerçekten- başlayınca elden bırakmak güçleşiyor.

Müthiş bir eser! "Başkaldırının Günlüğü" diyebileceğimiz, muazzam bir çalışma. Pakistan asıllı, İngiliz yazar ve akademisyen Tarık Ali'nin Güney Amerika'da oluşan, yeni anti-emperyalist cephe ile alakalı yazılarını, Chavez, Morales,Correa ve Castro'nun yaptıkları ve yapmayı arzuladıklarını bu kitaptan okumak mümkün.

ABD'nin yıllarca "arka bahçesi" olarak tanımladığı, kaderi Orta Doğu'dan pek de farklı olmayan Güney Amerika'nın halklarının, Bolivar ve Marti gibi önderlerin isyancı ruhu eşliğinde, onların bugünkü takipçileri vasıtasıyla ortaya koyduğu mücadeleyi "birinci elden" belgelemesi hasebiyle dahi, bu kitap müthiş bir ehemmiyet arzetmekte.

"The Revolution Will Not Be Televised" ile Oliver Stone'un çektiği "South of the Border" belgesellerinde gördükleriniz -ki ikinci belgeselde Tarık Ali de var- burada ayrıntılı bir şekilde kağıda dökülmüş vaziyette.

ABD'nin yapay "Şer Ekseni"ne karşı, bizler bu başkaldırıyı ve "Umut Ekseni"ni selamlamakla mükellefiz.