Öneride bulun
Toplam yorum: 6000
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

akifakyel tarafından yapılan yorumlar

18.05.2013

İlk okuduğum Flaubert kitabi. Flaubert'in Maupassant ile ilgilendiği, ona yazarlığı öğrettiğini okumuştum. Bir ağacın karşısına oturtur, Maupassant'dan o ağacı kelimelerle "çizmesini" istermiş. Maupassant'i sevdiğim için edindim bu kitabi. Pişman olduğumu söyleyemem.
14.05.2013

Haz temelli dünya fikri üzerine insa edilmis mühim bir distopya örnegi. Huxley bu eserinde Orwell'dan farkli olarak insanligin -sözgelimi- kitaplara ulasamamasi degil de, kitaplari bizatihi kendi istegiyle bir kenara itecek hale getirilmesi, dolayisiyla da istekli bir reddi tercih edecegini belirtmis, bugünü öngörmüs diyebiliriz. Ayni sekilde Orwell'in bilgiye ulasimin önüne engeller cikacagi tahminine karsi Huxley bilgi bombardimanina tutularak pasifize edilecegimizi iddia etmistir. Yani Huxley sevdiklerimiz, Orwell ise korktuklarimiz üzerinden distopik bir evren cizmistir.

Günümüz acisindan bakildiginda Huxley'nin Orwell'a göre daha hakli oldugunu ifade edebiliriz. Cesur Yeni Dünya'da bugünü okumak mümkündür. Bu baglamda, bu iki kitabi da kiyaslayabilmek acisindan Neil Postman'in " Televizyon Öldüren Eğlence" (orj. adi. Amusing Ourselves to Death) kitabi okunmali.
02.04.2013

Yorumcu ürünü kitapavrupa 'dan satın almış.
1829 Osmanlı-Rus Savaşı yıllarında bazı dostlarını ziyaret etmek ve farklı bir memleket görmek arzusuyla yola çıkan Puşkin'in tuttuğu notlar var bu kitapta. Ataol Behramoğlu tercümesi ile, yer yer yanlış bilgileri de düzeltmek suretiyle, yayına hazırlanmış. Döneme ait çok ilginç ayrıntılar mevcut. Tiflis, Erzurum ve Kafkasya'daki çeşitli yerleşim yerleri ile alakalı hoş bilgiler mevcut. Bir roman ya da hikâye bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Dönemi için epey realist olduğunu kabul edilmekle beraber tabii ki bir savaş ortamı olduğunu, Puşkin'in de Rus olduğunu akılda bulundurmak gerek.
02.04.2013

Yorumcu ürünü kitapavrupa 'dan satın almış.
Kulaklarımda hep çınlayan bir cümle; popülist olmadan popüler olmak güçtür! Murat Menteş'in yaptığı işte tam olarak bu. Ruhi Mücerret genel okuyucuya hitap etmeyen, uçuk kaçık bir roman.

Dublörün Dilemması nitelikli bir ilk romandı. Korkma Ben Varım'ı yazması Menteş için haliyle daha güçtü. Fakat çıtayı yükseltmeyi başarmıştı. Şimdi bir adım daha ileri gidiyor, sadece bir macera romanı yazmıyor, aynı zamanda bir çeşit distopik evren kuruyor.

Tüm neşeli havasına rağmen yer yer Orwell romanları kadar kasvetli, fakat her daim ümitli. Dine, kent mimarisine, yeni muhafazakarlığa ve tabii reklamcılık ekseninde yeni putlarımız markalara dair fikir dünyasında şekillenenleri bizlerle paylaşmış olmasına sevinmeli.

Menteş'in muradının sadece medarı maişet yahut şöhret olduğunu zannetmek yanlış olur. Elbet tabii bir yazarın kitaplarından para kazanması kadar doğal birşey yok. Ancak sadece para kazanmak için kitap yazanlarla Menteş'i kıyaslamak büyük haksızlık. Derdi olan adamlarımızı bu kadar basitçe yargılamak büyük haksızlık.

Ruhi Mücerret'i okuyunuz, okutunuz. Çabucak okumayınız, keyif alınız, ayrıca düşününüz. Kitapta ismi geçen parçaları mutlaka, Ana Bashak El Bahr'ı ise mutlaka ama mutlaka dinleyiniz. Sadece şu şarkıyı bile bana tanıtmış olsaydı bile bu kitabı sevebilirdim. Çok çok daha fazlasını vaat ediyor, emin olabilirsiniz.
12.03.2013

Müthiş bir hikâye! Artık kendimi "Puşkinperest" olarak tanımlamakta beis görmüyorum. Bu şahane hikâye, gayet iyi bir tercüme ile takdim edilmiş. Ancak imlâ hususunda ciddi sıkıntılar var.

Pugaçev İsyanı esnasında ayakta kalmaya çalışan iki aşığın efsanevî öyküsü. İlber Ortaylı mealen "Romanlardan tarih öğrenilmez. Ancak bazıları vardır ki, tarih öğretir. Yüzbaşının Kızı da bu az sayıdaki kitaptan birisi." deyince alıp kapağını açmadığım bu kitap geldi aklıma.

Bittikten sonra, "Keşke Puşkin bu kadar erken ölmeseymiş." diyeceksiniz.
KitapAvrupa © 2025
© 2010-2025 Her Hakkı Saklıdır.