E-Dergi

Züleyha, Yusufu unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi. **
Aşkın zamiri değişimdi ve öylede gelişiyordu olaylar, yaşananlar. Totanın toprağını şenlendiren peygamber çiçeklerini düşlerinin göğsüne takıyordu. Çiçeklere konan keleblerin muhabbetine sürüyordu çocukluğunu. Yusuf kendisine verilen işleri Allah’ın lûtfu ve imtihanı olarak görüyor, işlerine dört elle sarılıyordu.
Yaşadığı hiç bir olumsuzluğu dert etmiyordu kendisine. Kitabın tamamı Yusuf Peygamberin hayatını anlatsada, aslında insan oğluna verilen mesajlardır. Ve yazar, bunu o kadar güzel işlemiş ki, masal okur gibi okudum ve başarının sırlarını gördüm. İnsan sahip olduğu imkânlarla başarmalı hayatını.
Sonsuz teşekkürler Halil İbrahim Polat, nice başarılar size.

Evet, okuduğun güzel kitaplarda bir tanesi daha «RENK » Rose Tremain’nın yazıp, İrfan Seyrek’in çevirdiği bu harika roman, çok eski çağlarda da geçmiş olsa, günümüz insan ilişkilerini, karşılıksız aşkların bile kendi iç dünyasında gitmekle kalmak arasındaki bocalamalar, paraya ve dünya nimetlerine duyulan arzu, hiç bir varoluş anının bir öncekiyle özdeş olmadığını, varolanla yetinmeyip mutluluğu başka yerlerde, başka insanlarda aramaya yönelik vs. Anlatılıyor. Teşekkürler. Bir nefeste okunabilen bu eser için, teşekkürler.

Mutlaka oku!

Sevgi zekası, günümüzde ki insan ilişkilerini, nefsinin hakimiyetinde korumanın özelliklerini, vatan ve millet sevgisini, anne ve baba sevgisini kısaca insan sevgisini ve her şeyin sevgi yolundan gideceğini ve tek anahtarın sevgi olduğunu kanıtlayan güzel bir kitap, Gerçek sevginin ilahî sevgiden geldiğini vurgulayan bir eser.

iyi okumalar...

Makedonyalı yaşlı bir adam el yazısı anılarını ona uzattığında dudak bükerek inceler. Ancak bu sayfaların, kariyerinin en güzel romanlarından birinin konusu olacağından habersizdir. Bu sır içinde Makedonyalı Türklerin hazin öyküsünü öğreneceksiniz. Osmanlıİmparatorluğunun geri çekilirken geride bıraktığı kökler, zihinlerinizde tazelenecek.
Yediğimiz aşa elimizle kattığımız acıdan tat almayı hüner sayan bizler,kendi hatalarımızdan dolayı hayatımıza ektiğimiz acı tohumlarından Allah’ı ve kaderi sorumlu tutmayı tercih ederiz. Çünkü; kendimizi sorgulamaktan ve hatalı olduğumuzu görmekten hoşlanmayız.
İnsan, kendi işlediği suçu kabul edip, hatalarından ders alma erdemini keşfettiği zaman mutluluğun sırrına vakıf olacaktır. Mutluluğun reçetesini arayanlar, boşuna zaman kaybetmeyin; sihirli formül kendi içinizde saklı. Bu kitap formülü nasıl kullanacağınıza dair düşüncelerinize ışık tutan bir vesile.
Sonsuz istekler ve hırs bizi insanlıktan uzaklaştırırken, elindeki ile yetinmesini bilen insanlar yok artık aramızda.
İyi okumalar…

*Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey’le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana’nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır.

Grey’in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen –çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır– Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian’ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.*

Kitabın içeriği bu şekilde özetlenebilir, fakat okununca ahlâk kurallarının çiğnendiğini fark ediyor insan. Hatta ahlâk diye bir şeyin olmadığını düşünüyorsunuz. İnsan oğlunun ne kadar karışık, hayvansal ve egoist bir yapıya sahip olduğunu da görüyorsunuz. İnsanın para, şöhret ve egosu için yapamayacağı yoktur. Bu romanı 15 yaşında çocukların okuduğunu düşündüğünüz zaman insanlığın nereye gittiğini anlıyorsunuz.

İnsan olmaktan utanıyorum!