E-Dergi

Gaziantep mutfağı hakkında bugüne kadar edindiğim veya okuduğum en güzel, en doyurucu, en mantıklı çalışma. Tarifler herhangi bir Antepli ailenin alışageldiği malzemeler ve yöntemlerle hazırlanıyor ve birebir tutuyor. Baskı, kâğıt kalitesi ve resimler de çok güzel. Kesinlikle tavsiye ederim. Tek eksi kitabin ebatlarından ve yapıştırma karton cildinden dolayı sürekli kullanıldığında yıpranıyor olması.

On yasindaki Zeynep'in dedesi onu okula birakacagi bir gun Istiklal Marsi'ni duyunca aglamaya baslar ve hikaye böylece gelisir. Kurtulus Savasi ve Mehmet Akif Ersoy'un farkli bir boyuttan ele alindigi bu romani cok yararli buldum. Yurt disinda yasayan cocuklar icin biraz agir gelebilir, bu konularda Turkiye'deki yasitlarindan daha az bilgileri var cunku. Ama bir egitimci veya veliyle birlikte sohbet ederek onlar da pekala faydalanabilirler.

Gercekten de cep boy, minicik bir kitap. On hikayeden olusuyor. Yazilar iri puntoyla yazilmis ve yeni okumaya baslayan cocuklar icin ideal; ancak kucuk olmasindan dolayi kitabi acik tutmak briaz zor olabiliyor. Her hikayenin sonunda alinacak dersler sorular ve secenekli cevaplarla belirtilmis. Sevimli bir kitap.

Kitabin kahramani Mustafa. Dedesi (sonradan Hicri Yilbasi oldugunu ögrendigimiz) bir gun Mustafa'ya bir defter hediye ediyor ve kitap Mustafa'nin hicri yil boyunca bu deftere yazdigi hatiralardan olusuyor. Mustafa sirasiyla bir yilda yasadigi dinen önemli olan butun gun ve geceleri yasadiklariyla birlikte anlatiyor. Yazar Yusuf Dursun sicacik ve yormayan bir uslupla olaylari hikayelestirmis ve ortaya dini gun ve geceleri yormadan ögretebilecek cok guzel bir kitap cikmis. Hediye olarak icinden bir de afis cikti; özel tarihler kucuk bulutlara yazilmis, icleri de bos birakilmis ki kitabin sahibi kendi tarihlerini yazabilsin diye. Bana göre tek eksik kitabin her sayfasinin en ustunde veya bir kenarinda kenar susu gibi hicri aylarin bir siralamasinin olmamasi. Eger o sayafdaki hikayede hangi ayda olundugunu isaretleyen bir hatirlatma olsa daha da verimli olurmus diye dusunuyorum.

Kemalettin Tugcu'nun okudugum diger hikayeleri gibi bu da muthis akici, kendini zevkle okutturuyor. Sehire göcmus, orada yillarca kapicilik (kendi deyimiyle usaklik) yapmis bir adamin yeniden kendi köyune dönmesi konu ediliyor ve oldukca uzun bir zaman dilimi anlatildigi halde bir cirpida okuyuveriyorsunuz. ANCAK; kitap maalesef cok basit imla ve yazim hatalariyla dolu. Kitabin genel görunutusu, baskisi ve arka kapagi gayet duzgun ama acip okumaya baslayinca maalesef bu özenle karsilasmiyorsunuz.