Düşünmek fark etmekle ilgilidir. Ünlü YeniçaÄŸ filozofu René Descartes’in ‘Cogito ergo sum’ önermesi tam olarak bir fark ediÅŸin ifadesidir. Ezbercilikte nasıl sürekli tekrar varsa düşüncede de birbirini doÄŸuran yenilik ve fark ediÅŸ zinciri vardır. Her düşünce bir sonraki düşüncenin baÅŸlangıcıdır. Her yenilik ve farkına varış yeni bir bakış açısı ve perspektiftir. Bu nedenle kemale erme sürekli ilerleyiÅŸle mümkündür. Kemâl, varılıp durulacak bir nokta deÄŸil sonu gelmeyen yeniliÄŸin bizi kendisine çağırdığı bizim de büyük bir heyecanla ona doÄŸru koÅŸtuÄŸumuz bir yolculuktur. Düşünceleri deÄŸiÅŸmeyen, yenilenmeyen kâmil bir zat yoktur. Tekâmül, düşünce merdiveninde tırmanmaktan ibarettir. Bu merdivenin dayandığı tavan bizim düşünmekten vazgeçtiÄŸimiz noktadır. Bu nokta kemâle ermeyi deÄŸil tekâmül yolculuÄŸundan vazgeçmeyi gösterir. Nasıl ki biyolojik ölüm son nefesi vermekse tekâmüldeki ölüm de düşünmekten vazgeçmektir. Düşünmeyenin kemâlinden deÄŸil zevâlinden söz etmek gerekir. Â
Düşünmek bedel ödemeyi gerektirir. Çünkü düşünmek sahip olduğumuz ezberlerle hesaplaşmak demektir. Düşünülmüş olanı sorgulamaktır. Bu da hem kendi hem de mensubu olduğumuz kültürün geçmişiyle yüzleşme anlamına gelir. Fark etmek, doğası gereği, olanı fark etmektir. Olan ise artık geçmişimizdir. Düşünce geçmiş olandan başlar ve gelecek olana yönelir. Bu nedenledir ki ‘düşünülmüş olanı’ bilmeden düşünmek zordur. Düşünme birikim ister, bilgi ister. Meçhul olanı bilmek için malum olandan başlamanın mantıkî zorunluluğu da bundandır. Bu kitapta okuyacağınız makaleler yazarın düşünce serüveninden bazı kesitleri yansıtmaktadır.
Hakikati arayanlara ve bu arayışlarını düşünce merdivenine tırmanarak gerçekleştirenlere selam olsun…