Gençlerin kolay anlayacağı bir dil; sade ve akıcı...
Allahsız hayat anlayışını “gizli açık” insanlara dayatmaya kalkışanların, gençliğin imanını çalabilmek için geliştirdikleri ne kadar yöntem varsa hepsini boşa çıkarmak, bugün üzerimize düşen en büyük görevdir.
Gençlere düşen ise, bu konuda tuzağa çekilmek istenen arkadaşlarına karşı sorumluluk bilinciyle yaklaşarak; bâtıl fikri, düşünce ve akımları, doğru “bilgilendirme yoluyla/hakikati ortaya koyarak” bertaraf etmektir.
Ünite sonlarında konu pekiştirici testler
Renkli-zengin göseller/fotoğraflar
İlgili bazı âyetlerin mealleri
Evrensel İlâhî yasalara dair kısa atıflar
ÖNSÖZ
İslâm Allah’ın bir fermanıdır. Yürünmesi gereken yol, uyulması gereken ilkeler bütünüdür. İslâm, insanın “Allah’a olan minnet borcunu” ödeme usûlüdür. İslâm, insanı kaostan ve bozguncu akımlardan koruyan ilâhî iltica makamıdır. Dahası İslâm, insan onurunun güvencesidir.
O nedenle Allah’ın yolu üzerinde yürüyenler, yeryüzünde mevcut tüm bozguncu akımların ortak saldırılarına maruz kalırlar. İslâm, insanlığı beşerî putların tahakkümünden (baskısından) korumayı vadederken; İslâm’ın yolu üzerinde durup insanların kafasına bozgunculuk tohumları saçan nice akım ve ideolojiler, insanı kendi çirkin emellerine hizmetkâr kılmayı hedeşer.
Söz konusu bozguncu akım ve ideolojiler bir taraftan aklın, zihnin, kalbin ifsadını hedef alan mantık oyunlarıyla saldırıyor ve insan psikolojisini paramparça ediyorlar, diğer taraftan sahip oldukları ekonomik, askerî ve siyasi araçları baskı unsuru olarak kullanıyorlar.
İlkel inançlar ve hurafeler insanlığı öteden beri tehdit ediyordu. 20. asırdan itibaren bunlara modern hurafeler de eklemlenince, tehdidin niteliği form değiştirdi.
Bilhassa 20. yüzyılın başından itibaren insan zihnine enjekte edilen Materyalizm, Panteizm, Darvinizm, Freudizm, Nihilizm, Hümanizm, Feminizm, Deizm ve benzeri birçok hastalıklı fikir, sadece müslüman gençleri değil, tüm insanlığı yaratıcıdan koparmayı hedeşemektedir.
Kuşku yok ki yaratıcısı ile arasındaki bağı koparan insanları “modern köle” statüsüne indirgemek zor olmayacaktır. Nitekim insanlığın ekseriyeti bir taraftan baskıya dayalı zorunlu köleliğe, diğer taraftan yukarıda zikredilen zararlı akımlara kapılıp gidenlerin temsil ettiği gönüllü köleliğe hüküm giymiş bulunmaktadır.
İşte İslâm, insanlığı tehdit eden söz konusu unsurlara karşı emin bir iltica üssüdür; güvenilir bir sığınaktır. İman ise mü’minlerin İlâhî fermana duydukları güveni ifade eder. Mü’minler hem Allah’a sınırsız güven duyarlar hem de insanlara güven verirler. İşte iman budur!
Elinizdeki bu küçük risaleyi sabırla ve dikkatli okumanızı, size verilen en değerli nimeti yani aklınızı kullanarak tüm sorulara doğru cevap aramanızı temenni ediyorum.
SALİH KÜÇÜK