Türkçede ilk olarak ‘Afrika Felsefesi’ adlı kitabı ile tanınan Kimmerle’yi Avrupa dışı felsefe geleneklerini ciddiye alarak, onlarla somut olarak uğraşmaya yönlendiren şey, Jacques Derridas’nın Avrupa felsefesindeki kültürmerkezciliği eleştirisi ve Julia Kristeva’nın ötekilik kavramı hakkındaki incelemeleri olmuştur. Fransız ayrım felsefesinin klasik Avrupa felsefesinin temelinde yattığını ileri sürdüğü özdeşlik mantığını eleştirisinden hareketle ‘öteki’ni‚ ‘kendinin karşıtı’ olarak kavranmadığı farklı düşünce geleneklerine ilgi gösteren Kimmerle, Avrupa üniversitelerinde hakim olan, felsefenin Avrupa düşünce dünyasının ürünü olduğu ve öteki düşünce geleneklerinin felsefe olarak adlandırılamayacağı yolundaki fikrin, sömürgecilik döneminin bir mirası olduğunu söyler. Kimmerle Fransız ayrım felsefesinin ‘kendi’ ve ‘öteki algısı’ gibi konulardaki eleştirel çıkarımlarını kültürlerlerin birbirleri ile ilişkilerine aktararak, buradan farklı düşünce geleneklerinin eşdeğerliliğini ve diyaloğu baz alan kültürlerarası felsefeye ulaştığını vurgular.
Kimmerle, 80’li yılların sonlarından itibaren sadece Afrika’daki yazılı ve sözlü düşünce gelenekleri üzerine yoğunlaşmakla kalmamış, Nayrobi, Kenya ve Gana’da misafir profesör olarak ders vermiş, Güney Afrika’da Bantustan ve Pretoria’da felsefe bölümlerinin kuruluşuna destek vermiştir. Masabaşı felsefesine kuşkuyla bakmış olan Kimmerle, Senegal, Mali, Güney Afrika, Fildişi Cumhuriyeti gibi çeşitli Afrika ülkelerindeki felsefecilerle ortak projeler gerçekleştirmiştir. 1996’da Kültürlerarası Felsefe ve Sanat Vakfı’nı kurarak başkanlığını başkanlığı yapmış olan Kimmerle, ölümüne dek 1989’dan beri Kültürlerarası Felsefe Topluluğu’nun bilimsel kurulunda yer almaktaydı.